Bu cümle, dışarıdan bakıldığında sade durur; ama içinde taşınmalar, ayrılıklar, uykusuz geceler, bir telefon sesiyle irkilmiş kalpler vardır.
Bugün pek çok emekli astsubay, emekliliğin huzurunu değil, ikinci bir işin mecburiyetini yaşıyor. Yıllarını bu vatana vermiş insanlar, geçinebilmek için yeniden çalışmak zorunda bırakılıyor.
Bu vatan için dağlarda, sınırlarda, isimsiz görevlerde ruh ve beden sağlıklarını yitirmiş binlerce astsubay var. Emeklilikle birlikte bitmeyen ağrılar, sessiz travmalar ve yarım kalan bir sağlık hikâyesi kalıyor geriye.
Biz eşler; gidenin arkasından sessizce beklemeyi, çocuklara “baban görevde” demeyi, korkuyu belli etmeden ayakta durmayı öğrendik. Şimdi de yetmeyen maaşlarla hayatı dengelemeye çalışıyoruz.
Bu bir lütuf talebi değildir. Bu, hak edilmiş bir yaşamın talebidir. Emekli astsubaylar sadaka değil, insanca yaşayacakları bir maaş istiyor. Ve biz eşleri, yalnızca duyulmak istiyoruz.
Gönül Notu:
Bu ülke, emekli astsubayına ikinci bir iş aratıyorsa orada bir eksik değil, büyük bir ayıp vardır. Bu sessizlik sabır değil, bu yoksunluk kader değildir.
Ruhunu, bedenini, gençliğini bu vatana verenler emeklilikte yok sayılıyorsa sorun maaş cetvelinde değil, vicdan çizelgesindedir.
Biz susuyoruz diye bu düzen doğru sanılmasın. Unutulmasın: Sessizliğimiz razı olduğumuzdan değil, onurumuzdandır.
Recebiye’nin Gönül Köşesi
Recebiye Çataksezer
