Gülseren Başocak

Tarih: 14.12.2025 20:29

Görmezden Gelinen Her Çocuk Toplumun Ayıbıdır

Facebook Twitter Linked-in

Bir çocuğun gözlerindeki korku, bir ülkenin vicdan sınavıdır. Ne yazık ki bugün hâlâ bu sınavdan geçemediğimiz anlar yaşıyoruz.

 

Çocuk istismarı, yalnızca adli dosyalara sığdırılabilecek bir suç değildir. O; bir 

çocuğun hayatı boyunca taşıdığı travma, bir ailenin dağılan huzuru ve toplumun giderek derinleşen suskunluğudur. En tehlikelisi de işte bu suskunluktur. Çünkü istismar, en çok karanlıkta büyür.

 

Yıllardır sahada gördüğümüz gerçek şudur: Çocuklar çoğu zaman konuşamaz. Korktukları için, utanmaları öğretildiği için, inanılmayacaklarını düşündükleri için susarlar. Ama susan çocuklar değildir; onları duymayan yetişkinlerdir. Çocuk susmaz. Çocuk susturulur.

 

Bugün hâlâ “Bize ne”, “Yanlış anlamışımdır”, “Aile meselesidir” gibi cümlelerle vicdanını rahatlatan bir toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Oysa her ertelenen müdahale, bir çocuğun yalnızlığına eklenen yeni bir yüktür. Ve her görmezden gelinen şüphe, istismarı biraz daha cesaretlendirir.

 

Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele; bir kurumun ya da birkaç gönüllünün omuzlarına bırakılabilecek bir sorumluluk değildir. Bu mücadele, toplumun tamamının ahlaki yükümlülüğüdür. Öğretmenin sınıfta, komşunun apartmanda, hekimin muayenehanede, yurttaşın sokakta üstlenmesi gereken ortak bir vicdan görevidir.

 

Tokat, İzmir, Tekirdağ, Antalya, Ankara, Urfa, Şırnak, Adana, Van, Bitlis, Kahramanmaraş, Hatay, Diyarbakır, Malatya, Çorlu, Balıkkesir, Eskişehir, Bursa, Çerkezköy, Manisa, Kütahya, Merzifon, Trabzon, İstanbul ve daha birçok illerimizde ’de yürüttüğümüz temaslarda gördüğümüz dayanışma, bize bir kez daha şunu hatırlattı: İyilik de bulaşıcıdır. Doğru yerde, doğru zamanda atılan bir adım, bir çocuğun kaderini değiştirebilir. İşte bu yüzden her şehirde, her mahallede, her evde bu bilinci büyütmek zorundayız.

Şunu açıkça söylemek gerekir:
Bir tek çocuk bile güvende değilse, hiçbir toplumsal başarıdan söz edemeyiz.
Bir tek çocuğun çığlığı duyulmadıysa, kalkınma rakamları da büyüme hedefleri de anlamsızdır.

Bugün kendimize sormamız gereken soru çok nettir:
“Ben bir çocuğun sessizliğini duyabilecek kadar dikkatli miyim?”

Çünkü bazen bir bakış, bazen bir davranış, bazen de söylenmeyen bir cümle gerçeği anlatır. O anlarda susmak değil, sorumluluk almak gerekir. Unutulmamalıdır ki sessizlik tarafsız değildir. Sessizlik, çoğu zaman failin yanında durmaktır.

Bizler, Vizyon Hukukçular Derneği olarak yalnızca hukuki bir mücadele vermiyoruz. Kadın ve çocuklara yönelik cinsel istismarla mücadelede farkındalık yaratmayı, derneğimizin ana temeli olarak görüyoruz. Vicdanı diri tutmayı ve toplumsal refleksi güçlendirmeyi asli sorumluluğumuz kabul ediyoruz. Bu doğrultuda seminerler, eğitim programları ve bilinçlendirme çalışmalarıyla toplumun her kesimine ulaşmayı hedefliyoruz. Bir çocuğun “yalnız değilim” diyebilmesi, bir kadının ve bir annenin sesinin duyulabilmesi için buradayız. Sessizliğin değil bilginin, korkunun değil farkındalığın hâkim olduğu bir toplum için çalışıyoruz.

Yeni sloganımızla bir kez daha hatırlatıyoruz:
“Bir çocuk susarsa, toplum kaybeder.”

Artık biliyoruz ki; bir ihbar bir hayat, bir duyarlılık bir gelecek demektir. Çocukları korumak ertelenebilecek bir görev değildir. Bugün atılmayan her adım, yarın telafisi mümkün olmayan yaralar bırakır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —